Nemrut dağının efsanesi
Şanlıurfa’nın batısından güneyine doğru uzayan ufak bir dağ silsilesi vardır.
Bu silsile içinde, şehre yarım saat mesafede sarp, etrafına nazaran oldukça
yüksek bir tepenin zirvesi, geniş ve düz kayalıktır. Buraya “Nemrut’un tahtı”
denir. Bu kayalığın doruğunda, kayalar içine oyulmuş oldukça sanatkarane odalar
vardır. Burası nemrutun tahtı olarak bilinir. Tepeye 1 saatlik mesafede Kazene
köyü vardır. Aşçılar, yemeklerini burada pişirerek, Tahta kadar dizilen
uşakların yemek tabaklarını elden ele vermesiyle Nemrut’un sofrasına
naklederlermiş, bu köye verilen Kazene adının da köydeki mutfağa kurulan
kazanlardan dolayı olduğunu söylemektedir.
Hz İsa zamanında Şanlıurfa’da
Hükümdar olan biri (Ceres) illetine tutulmuş bu kişi Hz İsa’yı Şanlıurfa’ya
davet için bir heyet ve bir de mektup göndermiş. Mektup da, İncil’e
inandığından ve Şanlıurfa’ya teşrif ederlerse bütün tebasiyle iman edeceğinden
bahisle, hastalığına çare bulunmasını istirham etmiş. Hz İsa, çok memnun
kaldığını, fakat Şanlıurfa’ya gelemeyeceğini heyete bildirmiş ve bir mendili
yüzüne sürerek onlara vermiş. Heyet yolda gelirken, Şanlıurfa’ya yarım saat
mesafede, bugün (Eyyüp Peygamber Makamı) denilen yerdeki kuyuya kazaen mendili
düşürmüşlerse de tekrar çıkartarak Hükümdara getirmişler. Hükümdar mendili
vücuduna sürünce iyi olmuş ve mendili bir peygamber mucizesi olarak saklamış.
Şanlıurfa bir İslam memleketi
olduktan sonra mendilde İslamlara geçmiş ve Me’mun zamanına kadar Şanlıurfa’da
saklı kalmış Me’mun, Bizanslılarla yaptığı bir harpte mağlup olunca yapılan
sulh müzakeresinde, Rumlar esirleri iade etmek için Hz. İsa’nın mendilini
istemiş. Mendil verilerek esirler geri alınmış.
Bu mendilin vaktiyle düştüğü
kuyu, Şanlıurfa İslam ve Hıristiyanları için mukaddes tanınır. Mendilin kuyuya
düştüğü gün her sene Hıristiyanlar geceden oraya koşarlar nezirler yaparlarmış.
Nezir yapanların oraya yalınayak gidenleri de çokmuş, düştüğü gün büyük
paskalyanın yirminci gününe tesadüf edermiş. İşte bu rivayete göre bugünkü
mancınıklar, sözde o zaman, bu mendil ve kuyu hatırasını yaşatmak için dikilmiş
ve birinin altına bitmeyen su hazinesi yerleştirilmiş. Hangisi yıkılırsa,
Şanlıurfa onun altındaki su veya altına gark olacakmış.
|