Malhan Hazinesi Efsanesi
Malhan Hazinesi Efsanesi:

Bayındır Han zamanında Ahlat ta fakir bir aileye mensup bir ana ile oğlu
yaşarmış.
Bu ailenin geçimini, çobanlık yapan oğul sağlarmış. Bir gün Ahlat ın
meydanlık mezarlığı semtinde hayvanlarını yaydıktan sonra vakit de öğlen
olduğundan, yemeğe oturmuştur. Yemeğini yedikten sonra eline aldığı bir
küçük ağaç parçasıyla vakit geçsin diye toprağı eşmeğe başlamıştır. Toprağı
eşerken ufak bir delik açılır.
Bunu merak eden çoban, deliği genişletmeye başlar. Bir müddet sonra
genişleyen delik, kuyu halini alır. Kuyudan aşağıya doğru bir merdivenin
indiğini gören çoban,
korku ve heyecan içinde merdivenden aşağıya iner. Aşağıya inen çoban
kendisini bir salonun içinde bulur. Salona açılan birçok odalar ve odaların
kapılarının üzerinde anahtarlar görür. Anahtarları alıp odaların kapılarını
açan çoban, çeşitli süs eşyalarıyla altınla dolu bir hazine görür. Hemen
dışarıya çıkarak deliğin ağzını kapatır, yeri belli olsun diye bir işaret bırakır.

Akşam eve gelen çoban, annesine Bayındır Han’ın kızını istemesini söyler.
Hayrete düşen anne oğluna, böyle bir şeye nasıl cesaret ettiğini söylerse de
çoban isteğinde diretir. Sonunda ısrarlar karşısında mecbur kalan anne,
Bayındır Han’a giderek kızını oğluna ister. Bu isteğe gülen Bayındır Han işi
şakaya dökerek; “benim sarayım gibi
bir saray yapar, bir altın mutfak takımı, bir altın kahve takımı, bir altın
beşik ve çeşitli altından süs eşyalarını getirir, bütün ülkenin davet edildiği,
kırk davul ve kırk zurnanın çalındığı, kırk gün kırk gece süren bir düğün
yapılırsa kızımı oğluna veririm” der. Kadın Bayındır Han’ın bu şartlarını
oğluna iletir. Oğlu da şartsız olarak Bayındır Han’ın isteklerini kabul eder.

Kadın oğlunun, ileri sürülen şartları kabul ettiğini Bayındır Han’a bildirir.
Daha evvel şaka yoluyla da olsa söz veren Bayındır Han’da istemeyerek
kabul eder. Çoban Bayındır Han’ın bütün isteklerini yerine getirir, düğün
yapılır. Bayındır Han bu çobanın büyük bir hazine bulduğuna inandığından,
kızından hazinenin yerini öğrenmesini ister. Evlendikten sonra kadın kocasına
bu kadar altını nereden bulduğunu sorduğunda kocası; büyük bir hazine
buldum söyler. Kadın hazineyi merak ettiğini, mutlaka görmek isteğini
söyleyince; kocası kadının gözlerini bağlayarak hazinenin olduğu yere götürür.
Gözleri açılan kadın hayretler içinde hazineyi seyretmeye başlar. Bu arada
dışarıdan bazı seslerin geldiğini duyan kadın, kocasına bu seslerin nereden
geldiğini sorar. Kocası da; “ bu sesler su içmeye giden babanın atlarının
sesidir” der. Çoban karısının gözlerini tekrar bağlayarak evegetirir.
Kadın da olup bitenleri babasına anlatır.

Sonunda Bayındır Han damadını saraya davet ederek hazinenin bulunduğu
yeri söylemesini ister. Damat gelmeden önce cellat başını çağırarak; damadı
korkutmasını, başını taşa bırakarak keser gibi yapmasını bildirir. Bayındır
Han’ın bütün ısrarlarına rağmen damat hazinenin yerini söylemez. Sonunda
sinirlenen Han, daha önce cellat başıyla anlaştığı gibi damadın kafasını
kesmesini ister. Emri yanlış anlayan cellat başı, gerçekten damadın kafasını
keser. Olaya çok üzülen Bayındır Han, cellat başının kafasını kestirir.

Gerek atların su içmeye gittiği yön ve gerekse kızının anlattıklarından
hazinenin Mal Han isimli hanın yakınlarında olduğu tahmin edilir. Bütün
aramalara rağmen hazinenin yeri bulunamaz. O günden sonra Malhan hazinesi
dilden dile dolaşılır. Halen Ahlat’ta bu hazinenin varlığına inanılmaktadır.

 
 
Toplam 130099 ziyaretçikişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol