GÖLBAŞI EFSANESİ
Bir gün Hızır (Aleyhisselam)
dilenci kılığında Gölbaşı’na gelerek köy köy dolaşmış. Fakat gece gündüz
dolaşmasına rağmen O’nun yüzüne bakan ve O’na yardım eden kimse olmamış. Bunun
üzerine köyün dışına doğru ilerlemiş. Sonra köyün çıkışında eski bir ev görmüş
ve o evin kapısın çalmış. Pencereden bir kadın çıkmış. Kadına çok aç olduğunu
ve köyden kimsenin kendisine bir ekmek vermediğini söylemiş. Kadın evde kuru
ekmekten başka bir şeyinin olmadığını söylemiş . Pencerenin önüne koyduğu kuru
ekmeklerden ikram etmiş.
Hızır Aleyhisselam :
–“ Neden ekmeği güneşe karşı koyuyorsun” demiş.
Kadın :
– “ Kocam dağda sığır çobanlığı yapıyor. O kuru ekmek yerken ben nasıl yumuşak
ekmek yerim ki” demiş.
Kadının kendisine ikramı ve kocası hakkındaki düşüncesi Hızır Aleyhisselamın
çok hoşuna gitmiş. Hızır Aleyhisselam :
– “ Kızım, çocuğunu ve kocanı da al ve köyün en yüksek yerine çık, fakat asla
arkana bakma” demiş.
Kadın, çocuğunu ve kocasını alarak hızla dağlara tırmanmaya başlamış. Fakat tam
dağın zirvesine çıkarken kız çocuğunun ağaçtaki salıncakta kaldığını
hatırlamış. Geri dönüp baktığında ise köyün sular altında kaldığını görmüş.
Kadın evladına duyduğu sevgiyle kendinden geçmiş. Ve çocuğunu almak için sulara
doğru yürümüş. Fakat kadın bunda başarılı olamamış. Bu ana ve kızın ayrılığı
ile birden sular ikiye bölünmüş. Hızır Aleyhisselam suların üzerinden yürüyünce
ikiye bölünen suyun arasında kara parçası oluşmuş. Fakat anne kız kavuşamamışlar.
Efsaneye göre senede bir kez anne ve kız buluşurlarmış. Her cuma akşamı ve
kandillerde gölün altında kalan caminin minaresi görünürmüş. Rivayete göre ise
bunu ancak temiz kalpli insanlar görürmüş.
|