Amasya'yı çeviren dağların dik yamaçlarında kaya mezarları olarak bilinen mağaralar vardır. Bir zamanlar Amasya'da yaşamış Pontus krallarının gömülü olduğu söylenen bu mağaralardan biri de Aynalı Mağara diye tanınır. Gün ışığında pırıl pırıl parlayan bu mağaranın kemerli kapısından içeri girilince iki mezar odası görülür.
Bir de efsanesi vardır, anlatırlar. Mezarlardan biri, güzelliği dillere destan kral kızına, ötekisi de ona aşık bir delikanlıya ait.Efsaneye göre, kral kızı okadar güzelmiş ki, yüzüne kimse bakamaz, bakanın gözleri kamaşır, kendinden geçer, güneşin karşısında kar misali eriyip gidermiş. Bu yüzden kız, yüzünü kimseye göstermez, siyah bir peçeyle örtermiş. Kız gelinlik çağına gelince babası olan kral, ilan etmiş. Kim kızının yüzündeki peçeyi kaldırırsa kızını ona verecek.Peçeyi kaldıranlar oluş ama, kızın yüzüne bakacak cesareti kimse kendinde bulamamış. Sonunda fakir bir delikanlı sarayın kapısını çalmış:
-Ben demiş, bakacağım o güzel yüze.
-Aman demişler, kıyma gençliğine. Kimse o güzelliğe dayanamaz. Vazgeç bu sevdadan.
Delikanlı:
-Bu güzellik bin can feda... Ben bu güzelliğe aşığım, bu yola baş koydum. Getirin onu bir an önce görmek, muradıma ermek istiyorum.
Getirmişler kızı. Delikanlı bir eliyle kalbini bastırmış, öteki eliyle peçeyi yavaş yavaş kaldırmış. İşte ne olduysa o anda olmuş. Dayanılmaz bir şavk, şimşek gibi odalarda. Kral kızıyla genç delikanlı,bir kömür gibi yığılmışlar oldukları yere.
Götürüp bu kayadaki ayrı ayrı mezarlara koymuşlar. Onun için ışıldarmış bu mağara. Adına Aynalı Mağara denmiş, bu aşk efsanesini yıllar yılı sürdürmüşler.
|