Şehitler Kayası Efsanesi


Afyon Şehitler kayası
efsanesi



Balkan Türklerinin anlattığı efsanelerden biride Şahitler Kayası Efsanesi'dir.

Şu dağın eteğinde bir köy, köyün de deli dolu bir çobanı varmış Çobanlığına
diyecek yokmuş ama, bir var ki, huyunu suyunu beğenmediklerinin ineğini
danasını gütmezmiş Yıllardan bir yıl, bu köye bir kıran girer Sürü koymaz kırar
geçirir Köyün ağzını bıçak açmaz Velakin, bizim deli çobanın güttüğü ineklerden
birinin burnu bile kanamaz İneklerin bir tüyüne bile zarar gelmez



Elde iyiler çok ya kötüler de yok değil Çoban, köyün gözü kendi sürüsünün
içinde iken “Elemtere fiş, kem gözlere şiş” demeyi akletmez İneklerden birine
nazar değer Gülsüm Aba’nın ineği buzağıladıktan üç gün sonra “çat” diye çatlar

Çoban o akşam dağdan dönünce köyün alt başında bu kara haberi alır, neye
uğradığını bilmez Seğirtir oraya gider



Görür ki ne görsün, sarı inek serilmiş orta yerde yatıyor, yavru buzağı da orta
yerde meleyip duruyor Gülsüm Aba dersen, kanı iliği kurumuş, iki eli böğründe
kalmış Çoban utana sıkıla:



-Gül Aba, Gülsüm Aba! Bir kaza belâ savmışsın, bunla geçmiş olsun Veren Allah
yine verir Sakın meraklanayım deme Körpeyi düşünüyorsan, onu da bana bırak Ben
her sabah omuzuma vurur dağa götürürüm onu Ne sanki yumruk kadar karını var
Sabah bir, akşam iki emerse dişleri otu çöpü kesecek olur der



Dediğini de eder Günlerce buzağayı omuzunda götürür, omuzunda getirir yola
yokuşa vurmaz Kendi avucu içinde suyunu içirir, o kadar inek içinde bir yavruyu
geçindirir Dizinin dibinden, gözünün önünden ayırmaz Buzağı kısa sürede fıstık
gibi olur



Bir öğle vakti otururken gaflet gelip kısa bir süre dalıverir O ara buzağı
takılır bir ineğin peşine tırmanır dağa doğru Çoban gözünü açınca bunu görür
fırlar peşine fakat huysuzlanan inek yanındaki danaya boynuzunu takınca zavallı
danayı uçurumdan aşağı yuvarlar Çoban yetişip danayı ölümden kurtarır fakat
dananın bir ayağı kırılır Gülsüm aba çok üzülür üzüntüsünü belli etmez ama
komşuları Gülsüm Aba’nın oğlunu fitlerler



Oğlan orta yerde ağzına geleni söyleyip çobana bağırır “Yok inek vurduydu, yok

dağdan yuvarlandıydı, sen bu kavalı kavaklara çal, bu mavalı başkalarına oku,
beni kandıramazsın Mutlak deliliğin tutmuş, bir taş atıp sen kırmışsındır Hani
şahidin? Kim gördü, seni yalancı deyince çoban ne diyeceğini şaşırır:



buna şahit der Sonra başını köyün tepesine doğru dikilen koca dağa kaldırarak:

-Hey dağlar, taşlar! Allah için siz söyleyin, bu böyle olmadı mı? Sarı
buzağının ayağını kara öküz vurup kırmadı mı? Diye seslenir



Olacak olur ya, o anda iki kaya parçası dağdan koparak köyün üstüne doğru

yuvarlanmaya başlamaz mı Çoban olduğu yerde göğsünü gere gere şahitlerini
karşılar ama, ötekiler koydunsa bul yerinde Pabucunu bırakıp kaçan kaçana O
günden sonra bu dağın adı “Şahitler Kayası” kalır


 
 
Toplam 130059 ziyaretçikişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol